Aşka Hakkı Olmayanlara -Kutadam'ın Aşkı-

Konu: Aşka Hakkı Olmayanlara -Kutadam'ın Aşkı- C.tesi Nis. 26, 2008 6:13 pm

Önemli NOT: Hikâye Dora'nın gözünden yazılmaktadır.

-Yoldaşlık'ta-

Tonk o sabah Bakanlık'a doğru yola çıktı. Saçları her zamanki gibi kısa ve canlı pembeydi. Gözleri açık yeşil, kıyafeti biraz asi görünüşlüydü. Cüppesinde yer yer yırtıklar vardı, ama bilerek yapılmış gibiydiler.Onun seherbaz olduğunu bilmeyenler, bir punk şarkıcısı muggle olduğunu düşünebilirlerdi. Görünümünden oldukça hoşnut halde yürüyordu ki!..Son köşeyi döndüğünde Deli-Göz Moody karşısında bitiverdi. Yüzünde herzamanki kadar kesik vardı ve burnunun yarısı yoktu. Tahta ayaklarının tıngırtısıyla Tonks'un üstüne üstüne geldi. Tonk soluğu kesilmiş halde kalakaldı.
"Biraz dikkatli olamaz mısın Deli-Göz?" dedi soluk soluğa. "Ya bi dakka ne işin var senin-"
"Konuşmayı kes Nymphadora, işimiz önemli-" Tonk'un saçları bir anda diplerinden uçlarına kadar alev kızılına dönmüştü. Tonks büyük bir hiddetle
"Bana Nyphadora deme!" dedi tehdit edercesine bir sesle. Moody pek aldırmışa benzemiyordu. Daha çok telaşlıymış gibiydi. Deli-Göz'ün sihirli gözü etrafı kolaçan edercesine hızla süzüyordu. Moody aldırmamış gibi elini savurarak...
" Tamam!Tamam!... Beni dinle Tonks! Yoldaşlık harekete geçti, Benimle gelmen gerek, hemen!" Tonks neye uğradığını şaşırmış hâlde Deli-Göz'e dik dik bakıyordu, Deli-Göz'ün sihirli gözü etrafı kolaçan etmeye devam ediyor,Tonks'un saçları hâlâ kırmızıydı.
"Ama-Doğru mu?" "Yani-" dedi, sesini alçaltarak. "Geri mi- döndü?" Deli-Göz başını evet anlamında sabırsızca salladı. Tonks soluğunu hızla çekerken elini ağzına götürdü. Saçları bir anda buz mavisine dönüşmüştü. Dehşete kapılmış bir halde deli gibi başını sallıyordu. Moody onu sakinleştirmek için tek bir hareket bile yapmadan-
"Yoldaşlık yeniden kuruluyor Dora!" dedi Deli-Göz. "Dumbledore hepimizi çağırdı. Yeni karargâhta diğerleriyle seni bekliyor. Hadi, daha fazla bekletmeyelim." dedi ve Tonks'un hâlâ ağzını kapatan elinin altından tuttu, ikisi beraber buharlaştılar...

*

Tekrar cisimlendiklerinde Tonks kendisini bir sokağın göbeğinde buldu. Bir an cennete düşmş gibi hissetse de bunu yalnızca birkaç renkli çiçekten oluşan, güzel bakılmış bir sokak göbeği olduğunu farketmesi çok uzun sürmedi. Moody Tonks'a küçük bir parşömen parçası uzattı. Tonks parşömenin üzerinde sadece-

Grimmauld Meydanı, On iki Numara

yazıyordu. Moody'ye göz ucuyla baktı ve Moody'nin sihirli gözü karşıdaki evlere işaret etti. Tonks karşısındaki evlerin numaralarına bakınca yalnızca onbir ve onüç numaralı evlerin olduğunu gördü ve
"Deli-Göz, bu ev yok- !" demeye kalmadan karşısındaki onbirinci ve on ikinci numaralı evlerin arasında ilk önce ezilip sıkıştırılmışa benzeyen yıpranmış bir kapı belirdi, büyüdü ve tam kapı boyuna geldi. Sonra kiramitler, duvar, pencereler ve çatı... Sanki katlanmışta yavaş yavaş açılıyormuş gibi ortaya eski, yıpranmış bir tarihi eseri andıran üç katlı bir ev çıktı. Tonks ağzı bir karış açık karşısında kat kat açılan eve bakakaldı. Afallamıştı. Kendi kendine bunun nasıl bir tür büyü olduunu kavramaya çalışıyordu. Ve beyninde bir ışık çaktı! -Fidelius- ...
Ev tamamen ortaya çıkınca Moody eve doğru yürüdü, arkasından da Tonks... İçeri girdiklerinde büyükçe bir sahanlığa çıktılar. Tonks bir kadın çığlığı ve zil şangırtısı duyduğuna emindi. Kadın çığlık çığlığa bağırıyordu.
"...pis kanı bozuklar, bulanıklar! Biricik evimi kirletiyorlar! Ahlaksız pislikler..." Kadın susmayı aklının ucuna getiriyor gibi değildi. Tonks biraz sonra yukarı doğru mermi gibi br şeklin geçtiğini gördü. Kadın sesi sustu. Şeklin cismine kavuşmuş hâli merdivenden bitkin bitkin aşağı iniyordu. Ayaklarına bakıyor, sinirle mırıldanıyordu. Bir an başını kaldırıp Tonks'un yüzüne baktı ve başını eğdi, tam görememiş gibi başını aceleyle tekrar kaldırdı. Tonks karın boşluğuna tonluk bir ağırlığın şiddetle düştüğünü hissetti. Gözlerini ayıramıyor gibiydi. Olduğu yerde tekinsiz tekinsiz dikilmişti. Karşısındaki yüzü tam olarak seçemiyormuş gibi uzun uzun bakmak istiyordu. İçinde bastıramadığı bir duygu vardı. Tonluk ağırlığın altından midesi kıpır kıpır kıpırdanıyordu. İçi içine sığmıyordu adeta. Karşısındaki de aynı şekilde kaskatı bakıyordu. Ne yazık ki bunların hepsi bir anda olup bitmişti. Tonks'a sorsalar -saatlerce sürdü- derdi... Moody'nin sesi onu girdiği transtan çekip aldı.
"Dora! Lupin! Gelmiyor musunuz?"
"Çok yakışıklı..."
"Şey.. Ben Remus, Remus John Lupin..." dedi, başka söyleyecek birşey bulamıyor gibiydi.. Elini ayağını nereye koyacağını bilemiyor gibiydi. Sol elini ensesine götürüp saçını kaşıyormuş gibi yaptı ama her yerinden tedirginlik akıyordu. Tonks da elini uzatı ve aynı beceriksizlikle sıktı. Diğer eli cebinde terliyordu.
"Ben Tonks, şey, Nymphadora Tonks, annem-babam bide Moody Dora der.Adımı- pek sevmem"
"Hadi ama çocuklar burda saatlerce aç kalamam değil mi?" Tons ve Lupin aynı anda ellerini hızla çektiler. Utançtan ikisi de birbirlerinin yüzüne bakamadılar. Tonks bu utancın sebebini bilmiyordu. Sadece kendini rüyada gibi hissediyordu, o kadar. O gece hiç konuşmadı. Aslında konuşulannarı duyduğu da söylenemezdi. Ama şu bir gerçekti, hayatı boyunca hiç bu kadar çok tabak kırmamıştı...

bölüm henüz bitmedi, ama ben bittim bakalım bu kadarını beğencek misiniz beğenir misiniz bilmiyorum ama ben yazarken içim gitti kendimi Tonks gibi gördüm sanki... ay utandım

Not: Tonks canım, üzerine alınma olur mu

var ya remuusla :heart: tanışmak için evdeki hatta bir lokantadaki tüm tabakları kırmaya razıyım ha tebrikler canişkom

ayy teşekkür ederimm, beğendiğine çok sevindim

ben de çok beğendim çok güzel olmuş

Luna Lovegood demiş ki:: ben de çok beğendim çok güzel olmuş

ay çok sevindimm

kızım acele yaz ha bu arada çabuk yakınlaşalım eniştenle Laughing

Nymphadora Tonks demiş ki:: kızım acele yaz ha bu arada çabuk yakınlaşalım eniştenle

hah! işte burda yanılıyosunuz Mss Tonks ordaki Dora sen değilsin...

sen öyle san şeker

Nymphadora Tonks demiş ki:: sen öyle san şeker

asıl sen (!) öyle san şekerim hikayeyi yazan benim

aman neyse... Heey okumayanlar, okuyunda yorum yazaın bakem

Çok güzel olmuş devamını merakla bekliyorum

Ve devamm...

Tonks elinde asası hızla karşısındaki süliete doğru koşturuyordu. Karşısında uçuşan siyah pelerinli, kel yeşilimsi kafa derili adam birden havalanıp havada süzülmeye başladı. Tonks arkasından ağzı açık bakakaldı.
-Tonks... Tonkkkk.. Ton hehee tontooon..!- Sesler yankılarının arasından küçük bir oğlan çocuğunun gülmesi geliyordu. Ve ellerinde kocaman bir kurabiye kavanozu ile annesi belirdi. "Dora koşma o yılan suratlının peşinden demedim mi ben sana?" dedi. İlk önce elindeki kavanoz düşüp kırıldı. Tons'un değmesiyle de ardından annesi tuzla buz oldu. Annesinin yok olduğu yerden tohumdan çıkar gibi yavaş yavaş Moody belirdi. Tahta bacağı bşr yılana dönüşüp Tonks'un üzerine sıçrarken kayıp yere yapıştı. Sihirli gözünden bir alev fışkırdı ve her tarafı duman sardı.
Sonra dumanların içinden önce açık kahverengi, kumrala yakın, düzgün taranmış kulaklarını yalayan saçlar... Ve yüzü belirdi. Ama o bebek yüzde en ufak bir çizik yoktu. Üzerinde son derece şık bir resmi cüppe vardı. Koca kahverengi gözlerini dikmiş Tonks'a doğru yaklaştı. Son derece yumuşak bir sesle
"Benimle dans eder misiniz küçük hanım?" dedi. Tonks sevinçten bulutlara değiyordu. Elini Lupin'şn eline koyup
"Bu küçük hanım sizinle dans etmekten şeref duyar bayım." dedi. Uzaklardan harika bir müzik sesi duyuldu.
Durup dururken Lupin bağırmaya başladı "Tonks, Tonks! TONKS!" Ardından müzik kesildi. Lüpin kayboldu ama ses haykırmaya devam etti. Etraf karardı Tonks amansızca düşmeye başadı. Düştü.. düştü .. ve düştü...
Tonks birden kaskatı oldu, vücudu üstünde yattığı yatağıın soğukluğunu hissetmeye, ürpermeye başladı. Gözlerini açtığında yatağının kenarına oturmuş "Tonks, Tonks" diye seslenen yuvarlak, kareli bir sülietin üzerinde turuncu karışık birşeylerin uçuştuğunu görür gibi oldu. Bir kaç saniyelik bir bulanıklıktan sonra Karşısındakinin Mrs Weasley, üstünde uçuşanlarında, kıvırcık saçları olduğunu kavradı. Doğrulup oturdu. Elini dağılmış saçları arasında gezdirerek
"Saat kaç Molly?" dedi. Molly,
"Öğle olacak neredeyse, herkes kahvaltıya indi, seni bekliyoruz." dedi. "Rüyadan ayrılamadın, çok mu güzeldi?" Tonks "Şaka ediyor heralde..." diye düşündü.
"Pek sayılmaz, önce Volde-"
"Neyse işte, Kim-Olduğunu-Bildiğin-Kişi'yi kovalıyordum. Koşarken, havalandı havalandı," elni uçak gibi gezdirerek devam etti. "havalandı ve uçup gitti." "Sonra ennemi kırdım."dedi. "Yani, gerçekten kırdım, elimi deydim tuzla buz oldu." Molly şimdi sırıtıyordu.
"Moody geldi sonra, ayağı yılan oldu, gözünden alevler fışkırdı, duman sardı etrafı.Sonra duman kayboldu-" Tonks durdu.Gözlerini kapının kenarına dikmiş düşünüyordu.
"Sonra o geldi..." yüzünde belli belirsiz bir keyif belirdi.
"Molly, biliyor musun?" dedi birden. "Aslında rüyam çok güzeldi." Molly'nin onu pek dinlediği yoktu. Yatağı toplamakla meşguldü. Tonks'un sesine uyanmış gibi "Hıı?" dedi, "Sen hâlâ burda mısın? Haydi diyorum sana, herkes seni bekliyor Tonks aaa!" Tonks maal memnun, ağzında koca bir gülümsemeyle aynanın karşısına geçti. Saçıyla biraz oynadıktan sonra açık kahverengiyle çok güzel gidecek koyu kahverengi, beline kadar değecek parlak uzun ve düz saçlara sahipti. Kendini biraz zorladı ve uzun kahkül çıkardı anlının üstüne. Gözlerinin koyu mavisi yok olmadığı yanı sıra daha bir belirgin olmuştu. Üstüne düzgün bir cüppe geçirdi ve aşağı indi.
Merdivenlerin ucuna geldiğinde içini bir ateş bastı. Yüzünün kızardığını hissetti. Merdivenlerin tahta korkuluğuna yapışıp yavaşça oturdu. Başını aşağı uzattı. Mutfağın kapısı açıktı ve içeriden sesler geliyordu. Moody "Tonks gelsin ona da anlatırım." dedi.
Hafif kabaca ama Tonks'a duyduğu en yumuşak ses gibi gelen bir ses duyuldu."Ona neden Tonks diyorsunuz?" dedi. Yine Moody'nin çatallı sesi duyuldu.
"Nymph, su perisidir. E onların da pek güzel oldukları söylenemez. Annesi pek sever onları... Ondan adını Nymphadora koymuş. Dora büyük annesinin adı. Dora büyüyünce soyadıyla hitap edilmesini istemiş. Bizde öyle yapıyoruz işte amaaan ne bileyim ben Lupin." dedi. "Al şu peynirden biraz!"
Birden kapı ağzında Lupin göründü. Sandalyesini arkaya doğru kaykıltmıştı. Tonks irkildi. Kalbinin fırlayacağını düşündü. Remus rüyasındaki kadar temiz değildi, ama o yırtık pırtık cüppesinin içinde bile Tonks'a son derece yakışıklı görünüyordu.
"Israr etme Deli-Göz, Tonks gelmeden başlayamam." dedi. Tonks bu sözü araba yarışlarının başlama atışı gibi algılayıp yerinden fırladı. Aşağı inerken ayağı takılıp tökezledi. Şükür yüz üstğ yapışmadan doğruldu. Mutfak kapısının önünde derin bir nefes aldı ve mutfağa girdi. Hemen hemen herkes başlamıştı. Masada Moody, Mr Weasley, ikizler, Ronald, Hermione, Kingsley ve Remus oturuyordu. Moody ve Kingsley yemeye başlamıştı bile. Ron elini çatalına götürdü, ama Hermione eline vurdu. Ron bozum olmuş sinirli sinirli homurdandı. Tonks'un gözü Remus'a kaydı. Remus ona bakıp gülümsedi. Moody ağzına bir parça domates götürerek
"Otursana Dora, ayakta kalma." dedi.
"Şey, Moody, Sirius nerede?" dedi. Yakalanmış olmasından endişelendi bir an. Moody "Odasında, Şahgagayı besliyor. Kahvaltıya inmeyecekmiş. Misafiri gelecek de, onun için süslenecek heralde." deyip hırıltılı bir kahkaha salıverdi. Tonks oturmak için sandalye bakındı. Yalnızca Mr Weasley ile Hermione'nin yanı ve Remus'un sağı boştu. Tonks Arthur'un yanına yeltendi ama Hermione
"Burada Mrs Weasley oturuyor Tonks, senin yerin orası." diyerek karşıdaki sandalyeyi işaret etti. Tonks utana sıkıla Remus'un yanındaki sandalyeye yaklaştı. Remus kalkıp sandalyeyi çekti, Tonks oturdu. Otururken göz ucuyla Ron'un sırıttığını Hermione'nin de ona sert bir dirsek attığını görür gibi oldu. Moody elini sallayarak
"E Tonks da geldiğine göre Remus, Hermione, başlayın isterseniz." dedi. Çatalına ilk saldıran Ron oldu. Remus Tonks'un kulağına eğilip
"Saçların çok güzel olmuş Tonks." dedi. Tonks beyninden vurulmuşa döndü. Biri midesine on tonluk bir klçe indirmişti sanki. Tonks anca toparlanarak
"Te-teşekkür ederim." deyip Remus'a gülümsedi. Ron ağzı patates püresiyle tıkış tıkış halde,
"Saaslağın moğağıyoo Toontsss." dedi. Tonks saçlarının morardığını anladı. Utanıp düzeltti ve kahvaltıya sarıldı. Molly de geldikten sonra uzun bir sessizlik hüküm sürdü. Huzuru bozan yine Moody oldu.
"Herkesin midesi dolduğuna göre, akşamki yarım kalan konuşmayı devam ettirebiliriz."dedi. "Adı-Lazım-Değil, geri döndüğüne göre-"
"Deli-Göz, canım bunları çocukların yanında konuşmamız ne kadar doğru sence?" dedi Molly. Yüzünde hafif bir kızgınlık ifadesi vardı. Fred karşı masadan seslendi
"Heey, bize çocuk diyemezsin!" dedi.
"Evet, biz reşitiz." diye tamamladı George.
Molly sabırsızlıkla
"Her neyse, sizin bunları duymamanız gerek."dedi. Fred ağzını açmaya yeltendi, ama Moody elini kaldırınca susmak zorunda kaldı.
"Haklısın Molly, şimdi bunları konuşacak zaman değil."dedi. "Harry kaçta geliyor?" Tonks'un içinde heyecan belirdi.
"Harry, Harry Potter mı?" dedi merakla.Molly
"Evet,"dedi. "Onun da burada olması gerek, Eniştesiyle sorunları var da." Tonks hemen,
"Ben onu almaya giderim." deyip sırıttı. Moody,
"Zaten sende geleceksin Dora. Sen, ben, Kingsley, Remus, bide Arthur Harry'yi almaya gideceğiz." dedi -Remus ve Tonks bi an bakıştılar- ve ekledi. "Ama Harry'nin haberi yok, gitmeden önce baykuşla haber yollayacağız, bizi karşısında görünce şaşırmasın diye." Tonks çok heyecanlandı. "Harry Potter'la tanışacağım..."
Kahvaltı sofrası toplanıp, Tonks iki bardak daha kırdıktan sonra Grimmauld Meydanı Oniki Numara'dan ayrıldılar...

Çok büyük bir eksiklik var Laughing

(dost acı söyler)

"E Tonks da geldiğine göre Remus, Hermione, başlayın isterseniz." dedi. Çatalına ilk saldıran Ron oldu. Remus Tonks'un kulağına eğilip
"Saçların çok güzel olmuş Tonks." dedi. Tonks beyninden vurulmuşa döndü. Biri midesine on tonluk bir klçe indirmişti sanki. Tonks anca toparlanarak
"Te-teşekkür ederim." deyip Remus'a gülümsedi.

zuhahah aşkım ya ne kadar kibar dimi ama remus ve tonksu aha çok kullnırsan sevinirim Very Happy

Ginny Weasley demiş ki:: Çok büyük bir eksiklik var (dost acı söyler)

Sirius'u kasteddiğinin farkındayım fazla kalabalık olmasını istemedim

ve evet, Tonk la Remus'u gelecek bölümlerde daha fazla kullanacağım. Bu hata değil, bilerek bööle yaptım, arada geçen olaylar var ve bunların arasında yeşeren aşk. Ha bir de hikayenin adı Kurtadamın aşkı ama Remus'dan çok Tonks'dan bahsettiğimin farkındayım, onu da gelecek bölümlerde görcess

hermione çok güzel yazıyorsun devam et sakın bırakma.. yeni bölümleri merakla bekliyorum.. acele et biraz..

Prof. Severus Snape demiş ki:: hermione çok güzel yazıyorsun devam et sakın bırakma.. yeni bölümleri merakla bekliyorum.. acele et biraz..

içindse remusla tonks varya ondandır Very Happy

Bunu diğer sitede de yorumlamıştım.Ama yşne yorumlayayaım.Hikayenin konusu bence gayet iyi.Çiftlerde iyi seçilmiş diye düşünüyorum.Ama bazı yerlerde anlatım bozukluğu yapmışsın sanki.Onun dışında güzel.Şu renklendirmede tek renk kullanırsan gözleri daha az yorar diye düşünüyorum.Başlıkta "Kurtadam'ın Aşkı" diye yazmışsın, fakat hikaye daha çok Nymphadora'nın gözünden anlatılmış gibi geldi bana.Yalnış anlama ben sadece düşüncelerimi söylemek istedim.Asla birini incitmek için değil, farklı düşüncelerle güzel bir hikaye çıkarması için yorum yaparım.Ayrıca olayları çabuk geliştirmemelisin.Tonks ve Lupin'i hemen birbirine aşık etmek yerine önce zaman içinde birbirlerinden hoşlanmalarını sağlasaydın çok daha güzel durabilirdi.

kurt adam ben olmuşum Very Happy

gerçekten güzel

Daphne Greengrass demiş ki:: Bunu diğer sitede de yorumlamıştım.Ama yşne yorumlayayaım.Hikayenin konusu bence gayet iyi.Çiftlerde iyi seçilmiş diye düşünüyorum.Ama bazı yerlerde anlatım bozukluğu yapmışsın sanki.Onun dışında güzel.Şu renklendirmede tek renk kullanırsan gözleri daha az yorar diye düşünüyorum.Başlıkta "Kurtadam'ın Aşkı" diye yazmışsın, fakat hikaye daha çok Nymphadora'nın gözünden anlatılmış gibi geldi bana.Yalnış anlama ben sadece düşüncelerimi söylemek istedim.Asla birini incitmek için değil, farklı düşüncelerle güzel bir hikaye çıkarması için yorum yaparım.Ayrıca olayları çabuk geliştirmemelisin.Tonks ve Lupin'i hemen birbirine aşık etmek yerine önce zaman içinde birbirlerinden hoşlanmalarını sağlasaydın çok daha güzel durabilirdi.

Yorum için çok teşekkür ederim. Açıklıyım;
renkleri farklı kişiler konuştuğu için değişik yaptım. Monitörüm karanlık olduğu için renklerin parlaklığını fark etmiyorum. Renkleri 3-4'e indiririm
Bak işte burda çok haklısın kurtadamın aşkı dedim Tonks'un gözünden hikayeyi yazdım. Ama hikayenin ileriki zamanlarında -özellikle 1. ve 2. savaş arasında- Tonks'un değil Kurtadamın neler çektiğini görücez. Burası sadece giriş kısmıydı.
Ve bence bu çiftin aşkı o kadar dayanılmaz ve kuvvetli ki anında, yıldırım aşkı Bence Tonks ve Remus birbirlerini göre göre değil, gördükleri anda aşık oldular :heart:

ayrıca, devamını da yarın yazmayı düşünüyorum bugüne birsürü ödevim var da

hermione kurt adamlar/hermioen'nin aşkını yaparmısın?= Very Happy

Ama bu fikir çok saçmalıkus..!!!

Neyse ben bişey diyecektim;

Arkadaşlar, hepinizi beklettim farkındayım, tatile girince yazarımm diodum ama benim bu pazartesi not yükseltme sınavım var. O yüzden annem sıkıştırıp duruyo nette bi saat bile kalamıyorum. Hikayeyi yazdım, ama defterimde. Buraya yazmak çok vakit alır. Ben haftaya yazarım diye düşünüyorum.

Benim stresimi, sinirimi alan, beni rahatlatan iki şey var biri kitap okumak dieri fanfic yazmak. Şimdi bu kafaylşa romanları kaldıramıorum, içimde kurtlar yaz yaz dio e ama ona da annem izin vermio öff patlama derecesindeyim, dua edin de sınavı geçiyim rahat rahat hikayeyi bitiriim XP

hermione inşallah geçersin de bizi meraktan öldürmeden hikayeyi yollarsın Razz

Aynen yha ne oıldu sonunda kuzu hadi.Umarum geçersin

Bütün hepsini okudum merak ediyorum bu hikaye nereye gidiyor sen anladın Fatmanur... Twisted Evil

çok güzel olmuş eline sağlık